ÇAYDA ÇIRA:
Kına gecesi oyunlarından olarak en başta geleni, “üstünde beş altı mum yakılı” porselen tabaklarla yürütülen Çayda Çıra oyunudur. İlk oynanan budur. Tabağın bu yanar mumlu hali bir nevi meşale gibidir. Her elde bir mumlu tabakla yürütülen zarif gösteriye Çayda Çıra oyunu denir.
Çayda çıra tabiri, eski düğünlerin bilhassa havuz başlarında veya çay kenarlarında tertiplenmesi ve yapıştırılan mumların yakılarak su üzerinde tepsilerle yüzdürülmesi âdetinden kalmıştır. Rivayet, keyfiyeti bu surette izah etmektedir. 30-35 yıl öncelere kadar erkekler havuz başlarında eğlenti tertipledikçe havuz başında sıralanıp bir tepsiye içki ve meze koyarlar. Bunları karşıdan karşıya itelemek suretiyle ikramlaşırlarmış. Tabir aynı eski görenekten ve oyun onu canlandırarak anmak ihtiyacından hatıra kalmış olsa gerektir. Çayda Çıra oyununun kendi türküsü de var, manileri epey çeşitlidir. Her mısra arkasından “nanay hanım nanay” terennümü ve “kibarım” gibi bazı geline atıf sözleri üçer defa tekrarlanır. Ezgisinin tartımı (ritmi) 3+2+2+3 aksağında olmak üzere 10/8’liktir. Sözleri güler yüzlü olmakla beraber, yeni baba evinden ayrılmış gelinin günlük ruhiyatı gibi içlidir de.
Çayda Çıra oyununa önce oğlan evinden gelen genç kız ve kadınlar kalkar. Kız evindeki mahzunluğu dağıtmak üzere, oğlan evinden gelenler inadına taşkın bir şevk ve neşeyle oyuna girerler. Hatta kaynana hanımın bile Çayda Çıra oyununa kalkması âdettendir. Kız evinden kimse oynamaz. Daima mahzun dururlar, hem de bu üzgünlük tamamiyle samimidir. Bu eğlentide oğlan evinden gelenlerle kız evindekiler arasında âdeta bir neşe ve üzgünlük müsabakası açıkça kendini hissettirir.
Çayda Çıra oyunundan sonra diğer mahalli oyunlara geçilir. Cümlesi pek çeşitli şeylerdir. Gerek oyunların özelliği, gerekse o sırada söylenen türkülerin mahiyeti bir bir yazılıp incelenmeye değer. Erkeklerin çıkardığı oyunları da bunlara katmak doğru olur. Horum, Tamzara, Halay, Delilo vs. gibi erkek oyunlarını kadınlar da kendi aralarında aynen oynayıp eğlenirler.
Kına gecesinde gelinin merasim sırasında oyuna kalkması âdetten değildir. Ancak “subaha” günü, yani yüz açımı gününde, oğlan evine gidildikten sonra gelin (kaynanasının işareti ve muvafakatı üzerine) oğlan evinde oynayabilir. Fakat, oğlan evi, kız evinden ayrılıp da ev tenhalaşınca “ucuzluk olsun” telakkisiyle (inancıyla) gelini merasim dışı olarak oyuna kaldırmak ve Çayda Çıra oynatmak gizli kalan bir âdettir.
Bu bölüm hazırlanırken Kültür Bakanlığı, Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü yayınlarından, Müzikolog ve Folklorcu Mahmut Ragıp Gâzimihâl’in 15 defterden oluşan “Yurt Oyunları Kataloğu” adlı çalışmasının Nail TAN ve Ahmet ÇAKIR tarafından baskıya hazırlanması ile oluşan 3 ciltlik “TÜRK HALK OYUNLARI KATALOĞU” adlı eserden faydalanılmıştır. Eseri oluşturanlara teşekkürü borç biliriz. Bu kaynak Kültür Bakanlığı sitesinden alınmıştır..