Uludağ (Bursa) köylerinin ehil (usta) sanatçılarından on beş yıl evvel edinilen bilgilere göre, yörenin şimdiki köy oyunları, şüphesiz eski asırlardan hatıra ve motifler saklamak şartıyla yedi parça halindedir.
1. Köylü ve şehirli Güvendesi
2. Yüksek Oyun
3. Alçak Oyun
4. Kırık Oyun
5. Kız Havası
6. Cezayir : a) Yalnız hava, b) Hava ve oyun
7. Köroğlu
Güvende: 2 / 4 lük ölçüdedir. Hem ezgi hem de söz basımından Bursa Güvendesi’nden ayrı bir oyundur.
Yüksek Oyun: 9 / 8 lik ve canlı tartımdadır. Hareketli ve şen bir karakteri vardır. Aksak zamandaki sert hoplayışlar bu oyunun belirli özelliğidir. Yüksek izafesi (yakıştırma) hoplayış durumuyla ilgilidir.
Alçak Hava: Buna Düz Oyun da diyorlar. Erkek ağzıyla söylenip oynanır. Yani sözleri kıza hitap edicidir.
Kırık Hava: Bu bilakis (tersine) kız ağzıyla söylenir, sözleri ona göredir. Ölçüsü 2 / 4 tür. Aşk duygularını dile getiren şen ve şakrak bir oyundur. Kırık havanın temposu Alçak Havadan daha hızlıdır.
Kız Havası: Aksak, 9 / 8 ölçüsünde bir oyun havasıdır. Grup halinde de oynanılmaktadır.
Cezayir: Bu parça, anavatandan bir toprak kopuşunun (Cezayir’in) milletin gönlünde bıraktığı köklü elemli (üzüntülü) duygunun bir ifadesidir. O acı hatırlatılacak surette oynanır.
Köroğlu: Oyun faslının bitiş kısmını teşkil eden ve bıçaklarla oynanan Köroğlu, yiğitlik duygusunun ifadesini, heyecanlı, bir kahramanlık havası içinde canlandırır.
Bu sıralanış, Uludağ bölgesinin köy oyunlarında eski fasıl fikrinin yaşamakta bulunduğunu gösteriyor ki, bu yolda belirli teselsüller (uzantılar) her bucağımızda (yöremizde) kalmamıştır.
Köroğlu’ndan başka bütün oyunlar kaşık ve parmak zilleriyle yürütülmektedir. yani, Uludağ yöresi hala kaşıklı oyunlar bölgesindendir. Oyuna kalkanların fasıl sunma kadar her oyunu yürütmesi adettir. Faslın her havasından benzeri olan başka bir havaya geçilerek oyun uzatılabilir de…
Uludağ’da çalgı olarak davul zurna ve birde köylünün kendi yaptığı kemana kullanılmaktadır. Yerli usta çalgıcıların belirttiğine göre, yarım asırdan fazla bir zamandır bağlama’nın yerini oralarda bu kemana almış bulunmaktadır. Şimdi, daha ziyade Avrupa yapısı kemanlar kullanılmaktadır. Yaylı sazlar, ta ıklığ’dan kalma göreneğe göre buralarda da kemençedeki gibi dize dayatılmaktadır. Kemana’ya parmaklarla vurularak çalınan davul eşlik eder. Açık havada zurnayla birlikte çalınırken, davul mutlaka tokmakla dövülür. Keman davul birlikteliğinin yalnız kapalı yerlerde, davul zurna yerine bulunduğunu, halk musikicileri bilhassa belirtmişlerdir.
Köylü Güvendesi
Bindin atın birine
Geçtim Urumeli’ne
Urumeli’nin kızları
Çakır ale (el’) gözleri
Alçacık duvardayım
Baş açık hovardayım
Nerde güzel varsa
Bilin ben ordayım
Bahçelerde bal kabak
Elimde altın tabak
Beni beğenmezken
Vardığın adama bak
Dere geliyor dere
Kumunu süre süre
Al götür beni dere
Yarimin olduğu yere
“Oyun havaları”nın yerli adları şunlardır: Güvende (Köylü Güvendesi, Şehirli Güvendesi), Yüksek (şehirlerde buna Sekme ve Karşılama denir), Alçak, Kırık, Kız, Cezayir (Oyunda sürekli), Zeybek, Aralık Havaları (hariçten gelmelerin ortak adıdır).
Güvende Türküleri: Güvende havasında oyunlar iki türlü oynanır. Halk bu oyunların birine Köylü Güvendesi, diğerine Şehir Güvendesi adını verir.
Alçacık duvardayım
Baş açık hovardayım
Nerde güzel varısa
Bilin ben ordayım
Bahçelerde bal kabak
Elimde altın tabak
Beni beğenmez iken
Vardığın adama bak
Yüksek Hava Türküleri: Şehirde Karşılama ve Sekme adıyla meşhur olan bu oyun havasında okunan türkelin edebî ölçüsü şudur:
Yürük yaylasında yaylayamadım
Divane gönlümü eyleyemedim
Merdivenden inerken, eşim seni görmüşler
Beni sana, seni bana pek münasip görmüşler
Alçak Hava Türküleri: Bu oyun havasında söylenen türkülerden üç örnek:
Elinde bakır
Gözleri çakır
Gel öpüşelim
Kız şapur şupur
Akşam oldu gün indi
Bahçeler gölgelendi
İki öptüm, bir koktum
Yüreğim tazelendi
Ak koyun kara koyun
Hepimizde var oyun
Sabır takat kalmadı
Soyun güzelim soyun
Bu oyunun bir zamanlar biri kız biri oğlan iki kişi tarafından birlikte oynanılmışlığı düşünülebilir. Çünkü oğlanın sözlerine kız şöyle cevap verir:
El üstünde gezerim
Al keremit ezerim
Ben Hacı’nın Fatma’yım
Sere serpe gezerim
Kırık Hava Türküleri: Kırık Hava oyunlarında türküler curcuna gibi söylenir ve oyun da ona göre oynanır:
Var elimde hindi
Oğlan kızı beyendi
Almadı kendi
Aman şeker oğlan
Canım şekeroğlan
Elimde makine
Gidelim hakime
Darılsa vah kime?
Aman şeker oğlan
Canım şekeroğlan
Kız Havası Türküleri: Bu adda çalınan ezgi pek güzeldir. Ezginin hoşluğuna oyunun şakraklığı katılırsa doyum olmaz.
Menevşesi tutam tutam
Arasına güller katam
Gel ikimiz bile yatam
Sen gel menevşeli gelin
Gelin gelin allı gelin
Al yanağı ballı gelin
Menevşe buldum derede
Sordum evleri nerede
Üç kız bir oğlan arada
Sen gel menevşeli gelin
Gelin gelin allı gelin
Burnu karanfilli gelin
Menevşesi boyun eğmiş
Yaprakları suya değmiş
Kız seni sevenin ölmüş
Sen gel menevşeli gelin
Gelin gelin allı gelin
Burnu karanfilli gelin
Varayım mı, varayım mı?
Kız kapunu kırayım mı?
Sen döşekte yatır iken
Ben ayazda öleyim mi?
Gelin gelin allı gelin
Al yanağı ballı gelin
Cezayir Türküleri: Orhaneli’de bu türküler sırf şarkı halinde (sözlü, oyunsuz) söylenince ağır bir havayla, oyun için söylendiği zaman ise ayrı bir makamla çalınır. Sözler değişmese de oyun havasının ezgisi başkadır.
Halk musikî faslında her milli dava hala bu türkülerle ve bildiğimiz Cezayir Marşı’nın sadeleştirilmiş havasıyla okunur. Türkünün sözleri şunlardır:
Kaleden kaleye toplar atılır
Şiddetinden aylar, günler tutulur
Koç yiğitler gurbet elde satılır
Sokakları mermer taşlı Cezayir (Cezayer)
Direk direk gemilerin dumanı
Ramazan ayında temcit zamanı
Yiğitleri kurban diye kestiler
Sokakları mermer taşlı Cezayir (Cezayer)
Ötme bülbül garip garip havada
Yavruların öksüz kalır yuvada
Sokakları mermer taşlı Cezayir (Cezayir )
Cezayir’i bir ikindi bastılar
Camilere çifte çanlar astılar
Sokakları mermer taşlı Cezayir (Cezayer)
Köroğlu Türküleri: Orhaneli Türkmenleri arasında yiğitlik menkıbelerini canlandıran Köroğlu Havası gerek ezgi gerekse oyun bakımından büyük bir canlılığa haizdir. Oyunda söylenen sözlerden ve ezgisinden başka, oynanış tarzı da gönüllerde coşkunluk ve milli gurur uyandırıyor. İşte bir türkü örneği:
Köroğlu’nun malı dağları aştı
Köroğlu duydu da geriye kaçtı
Atadan, dedene devletim benim
Ben bir Köroğlu’yum dağda gezerim
Esen rüzgardan hile sezerim
Demir sopa ile başlar ezerim
Atadan, dededen devletim benim
Çekti bıçağını çıktı meydana
Dünyaya gelmemiş doğuran ana
Atadan dededen devletim benim
Devletin armağanı kır atım benim.
Zeybek Havaları: Orhaneli köylüleri arasında zeybek havaları yalnız çalınır, yani sözsüzdürler. Ancak, birlikte oynanır. Bu havalara uyarlanmış türkü sözleri yoktur.
Aralık Türküleri: Bu isim altında fasıla katılan türküler, Orhaneli’nin öz malı değillerdir. Öteden, beriden gelip biriken bu havalara o yüzden “aralık” izafesi uygun görülmüştür. Aralarda dinletilir ve çeşit artırmış olurlar.