Bura Bura Oynamak
Gerdan kıra kıra oynamak; “baş ve gövde dik dururken başı -dikliğini kaybettirmeksizin- boyun kısmından bir sağ omuza, bir sol omuza doğru epey götürüp getirebilmek ve bunu defalarca tekrarlayabilmektir” ki meleke meselesidir. Boyunun kemiksizliği intibaını uyandırır. Bunun gibi “parmak bura bura oynamak” da doğunun orijinal raks figürlerindendir. Öte yandan oyuncunun kendisi de parmak burarak oyun yürütebilir. O taktirde, buruş şaklatmaları çarpara yerini tutmuş olur. İki türlüsü vardır:
1. Her elin baş ve orta parmakları burulur, yani iki elin parmağı şıkır şıkır işler.
2. Yahut da, başın yukarısında iki el avuç avuca sarmaştırılarak karşılık iki şahadet parmakları nispeten seyrek tempolarla yüz yüze delk edilip kopartılmak suretiyle şaklatılır. Birinci şıkta şıkırtılar sık olduğu halde, ikincide seyrek seyrek tekrarlanır ve her halde tartım zamanlarına uyulmak mukarrerdir (kesindir, gerekir).
Avrupalılarda her vesilede şaşkınlıkla, hayretle karşılanan bir oyun unsuru işte budur. Önce şaşar ve sonra hoşlanarak seyrederler. İdmanlı parmakların buruluşu sert şaklatmalar yürütebilir.
Bura bura oynamaya Kayseri ve Adana dolaylarında “fındık kırmak” tabir olunur. Mesela oyuncuya “Bir Adana fındığı kır bakalım” denildiği zaman, ora meclislerinde “bura bura oynayış” kastedildiği her yerlice anlaşılır. “Fındıkçılık mecazı, şuhluk manasıyla bura bura oyun yürüten güzelin bu tavrından kinayedir. Bu oyun unsuru, irticali figürlerin başlıca yardımcılarından biridir. Eskiden çengiler çarpara, çağana veya kaşık kullanarak oyuna çıktıkları zaman tabiatiyle parmak çıtlatmalarına hiç lüzum kalmıyordu. Çengi nispeti de esasen çenğ, yani zil çalan oyuncu kadın demekti. Adı geçen tartım araçları meslekten oyuncularda kaldığı için, parmak burmalı oyun hevesk’r çoğunluğun tercih edilen müzik tarzı sayılıyordu.
Oyun esnasında daha ziyade seyircilerin ritim dairesinde ve topluca el şaplatmaları “alkış” manasından farklı bir oyun unsurudur.